MIT ve Broad Enstitüsü’nden Çığır Açan Çalışma — Bağışıklık Sistemini “Gençleştiren” Yenilikçi mRNA Yöntemi Geliştirildi

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Broad Enstitüsü’nden bilim insanları, yaşlanmayla zayıflayan bağışıklık sistemini geçici olarak gençleştirmenin yolunu bulduklarını duyurdu. Bu yöntem, karaciğer hücrelerini timusun rolünü taklit edecek şekilde yeniden programlayarak T hücresi üretimini ve işlevini artırmayı hedefliyor.

Bağışıklığın yaşla birlikte zayıflaması

• İnsanlarda yaş ilerledikçe bağışıklık sisteminin etkinliği azalıyor; özellikle T hücrelerinin sayısı düşüyor ve mikroplara yanıt verme yetenekleri zayıflıyor. Bu durum, enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha savunmasız olma riskini artırıyor.

• T hücreleri normalde timus adı verilen bezde olgunlaşıyor; ancak timus, erken yetişkinlik sonrasında küçülmeye başlıyor ve ileri yaşlarda neredeyse işlevini yitiriyor.

Karaciğer “geçici üretim fabrikası”na dönüşüyor

• Araştırmacılar, timusun ürettiği kritik bağışıklık sinyallerini mRNA dizileriyle kodlayıp lipit nanoparçacıklar aracılığıyla karaciğere iletti. Bu sayede karaciğer hücreleri, T hücresi gelişimini destekleyen önemli proteinleri geçici olarak üretmeye başladı. 

• Bu “yapay fabrika” yaklaşımı, bağışıklığın önemli unsurlarını kaybetmiş yaşlı bireylerde immün sistemin yeniden güçlenmesine imkân tanıyor.

Deneylerde çarpıcı sonuçlar

• Fareler üzerinde yapılan deneylerde, 18 aylık yaşlı farelere uygulanan tedavi sonrasında T hücre popülasyonunda ve işlevinde belirgin artış görüldü.

• Aynı zamanda bu yöntem, farelerde aşıya verilen yanıtı güçlendirdi; aşıya özel T hücre sayısı belirgin şekilde yükseldi. Tedavi ayrıca kanser immünoterapisi ile birlikte uygulandığında hayatta kalma oranlarını ve yaşam süresini artırdı.

Gelecek için umut verici adımlar

Araştırmacılar, bu yaklaşımın insanlarda da uygulanabilir hale gelmesi halinde bağışıklık sisteminin yaşla birlikte zayıflamasını önlemeye yardımcı olabileceğini belirtiyor. Ayrıca yöntemin diğer bağışıklık hücreleri üzerindeki etkileri ve farklı hayvan modellerinde daha geniş kapsamlı etkileri üzerinde çalışmaya devam etmeyi planlıyorlar.