Cuma , 19 Nisan 2024

Öldü haberleri ile Türkiye’yi üzen Müslüm Gürses’in durumu stabil

muslum-gurses_57987

Geçirdiği by-pass ameliyatının ardından yoğun bakıma alınan sanatçı Müslüm Gürses 4 aydır yoğun bakımda. Müslüm Gürses’in öldüğüne ilişkin haberleri hastane yönetimi doğrulamadı.

 

 Sanatçı Müslüm Gürses 4 aydır yoğun bakımda tedavi görüyor. Zaman zaman durumu ağırlaşan Gürses’in bu sabah vefat ettiği iddia edildi. Ancak, hastane yönetimi hayati fonksiyonlarının devam etttiğini, ölmediğini duyurdu.

Memorial Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Deniz Şener, sanatçı Müslüm Gürses’in durumunun iyi olmadığını belirterek ”kaybedebiliriz, ancak şu anda makineye bağlı
olarak hayatı devam ediyor” dedi.

YAŞAM HİKAYESİ

7 Mayıs 1953’de Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Fıstıközü köyünde kerpiç bir evde dünyaya geldi Müslüm Gürses, ünlü olmadan önceki adıyla Müslüm Akbaş.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN

Annesi Emine hanım klasik bir köylü kadınıydı. Babası Mehmet ise rençber. Müslüm Gürses henüz 3 yaşındayken ailesi maddi nedenlerle Adana’ya göç etti.

MÜZİK DÜNYASININ ‘MÜSLÜM BABA’SI

“İlkokulu bitirdim. Gerisi yok. Adana’da damda yatarken uzun hava okudum. Arkadaşım Halkevine gidiyordu. Ben de gittim. Derken Çukurova Radyosu’nda sanatçı oldum”… Daha adını kimsenin duymadığı 1968 yılında çıkardığı 45’likleriyle müzik dünyasına adım atan Müslüm Gürses, bir röportajında kendisini bu kısa cümleyle anlatmıştı.

YAŞAM ÖYKÜSÜ

Gürses daha küçücük yaşta türkü söylemeyi çok seviyordu. Bu yüzden bağlama çalmayı da öğrenmişti daha o zamanlar.

Şarkıcılığı meslek olarak seçeceği daha 13 yaşındaşken belli oldu.

Adana’da bir çay bahçesinde şarkı söylemeye başladı. Hem sevdiği işi yapıyor hem de aile bütçesine katkıda bulunuyordu. Bu arada Halkevi’ne gitmeye başladı. Bir yandan da terzi çıraklığı ve kunduracılık yaptı.

SES YARIŞMASINDA BİRİNCİ

1967 yılında Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen ses yarışmasına katıldı ve birinci oldu. Derken Çukurova Radyosu’na sanatçı oldu. İşte o dönemde de Akbaş olan soyadını Gürses olarak değiştirdi.

1967 yılından itibaren TRT-Adana-Çukurova Radyosunda da her hafta cumartesi günü canlı olarak türküler söyledi.

1968 yılından itibaren piyasaya ilk 45’likleri çıkarmaya başladı. İlk plağı ise 1968 tarihli “Emmioğlu/Ovada Taşa Basma” oldu. Daha sonra 1969 yılında yine İstanbul’da Palandöken firması ile çıkış parçası olan “Sevda Yüklü Kervanlar”ı içeren “Sevda Yüklü Kervanlar/Vurma Güzel Vurma” isimli 45’lik Plağı çıktı. Bu plak tam 300.000 adet satarak rekor kırdı.

Gürses, bu plaktan sonra askerliğini yaptı, tekrar İstanbul’a giderek aynı firmada plaklarını çıkarmaya devam etti. Palandöken firması ile tam 13, sonra Bestefon firmasi ile 4, daha sonra Hülya Plak ile 15 ve nihayet Çın Çın Plak ile 2 adet 45’lik çıkardı.

Müslüm Gürses arabesk furyasının ortalığı kasıp kavurduğu dönemde Yeşilçam’a da adım attı. Çoğu şarkılı- türkülü 38 filmde rol aldı Gürses. Bu arada başından benzerine ancak filmlerde rastlanacak olaylar da geçti. Bunlardan biri öldü sanılıp da morga kaldırılmasıydı.

ÖLÜ SANILDI

1978 yılında Tarsus’tan Adana’ya giderken bir trafik kazası geçirdi Gürses… Kaza o kadar korkunçtu ki onu aracın içinden çıkardıklarında öldüğünü sanıp morga kaldırdılar. Ancak daha sonra Gürses’in yaşadığı anlaşıldı ve tedavisine devam edildi. Ciddi ameliyatlar geçiren Gürses’in beynine plaka takıldı.

Arabesk müziğin Müslüm Baba’sı Müslüm Gürses’in geçmişinde büyük bir aile trajedisi de var. Onun da babasıyla arası açık. Bunun sebebi ise benzerine gerçek hayattan çok filmlerde rastlanabilecek korkunç bir olay. Daha önce ağabeyi öldürülen Müslüm Gürses, o olayın ardından ailesinden ayrılıp İstanbul’a gitti. Ailesi de memleketi olan Şanlıurfa’dan Adana’ya göç etti. Ancak Adana’da başlarına beklenmedik bir trajedi geldi. Müslüm Gürses’in babası Mehmet Aktaş, Adana’da eşini yani Müslüm Gürses’in annesini öldürdü. Bu olayın ardından baba- oğul uzun yıllar boyunca yanyana gelmedi.

Aradan geçen sürede baba Karataş cezasını çekip demir parmaklıklar ardından çıktı ve Şanlıurfa’ya dönüp yeniden evlendi.

HAYATININ AŞKI MUHTEREM NUR

Müslüm Gürses’in hayatının aşkı ise Türk sinemasının bir dönemine damgasını vuran Muhterem Nur. Onların tanışması ve birlikte olmaya başlamaları da tıpkı film gibi…

Karşılaşıklarında takvimler 1980 yılını gösteriyordu. İkisi de Malatya’da çalışıyordu. Ve daha ilk gün kavga ettiler. O günleri bir röportajında şöyle anlatıyordu Muhterem Nur:
“Onu tanımıyordum, benden sonra sahne almasına bozuluyordum. Hatta kızdırmak için, sahneden inince halkın arasından kırıta kırıta yürüyordum, dikkati kendi üzerime çekeyim, ona bakmasınlar diye. Ama pek öyle olmuyordu, Müslüm çıkınca herkes kendini yerlere atıyordu. Onun repertuarından bir parça okuyunca kavga ettik, çünkü benden hesap sormaya kalkıştı. Bu kavga ilginçtir, bizi birbirimize daha fazla yaklaştırdı.’

Muhterem Nur ve Müslüm Gürses 4 yıllık beraberliğin ardından evlendiler.

HAYRAN KİTLESİ

Gürses belki de müzik dünyasının en ilginç seyirci kitlesine de sahip. Bir dönem fanatik hayranları onun konserlerinde kendilerini jiletle kesip kan akıtırlardı. Sırf bu bile Gürses’in üniversitelerde tez konusu olmasına yol açtı. Bu nedenle 1990’ların sonunda entelektüel kesim de onu takip etmeye başladı.

Gürses son dönemde müzikal açıdan her zamanki çizgisinden farklı çalışmalar da yaptı. Son yıllarda bazı pop ve rock tarzındaki parçaları da repertuarına katarak Nilüfer’in ‘Olmadı Yar’ isimli şarkısını, Teoman’ın ‘Paramparça’ ve Tarkan’ın ‘İkimizin Yerine’ adlı çalışmalarını da seslendirdi.

TRT

Bir yanıt yazın